12 Eylül 2013 Perşembe

Uçakların otomatik pilot sistemi ele geçirildi. Bu şekilde nokta vuruşu ile ikiz kulelere çarptırdılar

11 eylul 2001
11 eylul 2001


İlk bakışta olaylar tartışılmaz görünmektedir. Oysa ayrıntılara daldıkça tezatlar ortaya çıkmaktadır.

İki uçağın birincisi American Airlines Boeing 767 (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 11) ve ikincisi de United Airlines (Boston-Los Angeles, uçuş seferi 175) olarak FBI tarafından belirlenmiştir. Şirketler bu uçakları kaybettiklerini teyit etmişlerdir.

Eylem esnasında cep telefonları aracılığıyla yakınlarını arayabilmiş olan yolcular sayesinde hava korsanlarının, klasik olarak yapıldığı gibi, kokpiti tecrit etmek için yolcuları uçağın arka kısmına götürdüklerini bilmekteyiz. Yolcu sayısının az olması işlerini kolaylaştırmıştır: 11 sefer sayılı uçakta 81 kişi ve 175 sefer sayılı uçakta ise 239 kişi bulunmaktaydı.
Yolcuların telefonla aktardığı bilgilere göre korsanlar, yalnızca kesici silahlar taşımaktaydılar.[18] Amerikan hava alanları kapatıldıktan sonra havada bulunan bütün uçaklar yere inmiş ve FBI tarafından aranmıştır. Aranan iki uçakta -43 sefer sayılı (Newyork-Los Angeles) ve 1729 sefer sayılı (Newyork-San Fransisco)- kullanılan bıçakların aynıları koltukların altında saklanmış olarak bulunmuştur. Araştırmacılar bütün hava korsanlarının aynı model bıçakları kullandıkları sonucuna varmışlardır. Daha sonra CIAUsame Bin Ladin'in Afganistan'da ikamet ettiği bir evde, İslamcıların bu bıçakların kullanımı hakkında özel eğitim aldıklarını gösteren birkaç torba bıçak bulmuştur.

Saldırıyı emreden kişinin, eylemlerinin kısmen veya tamamen neticesiz kalma riskini göze alarak adamlarına ateşli silah vermeyi ihmal ettiğini düşünmek pek anlaşılır şey değil. Özellikle de, uyarlanmış tabancaların[19], bıçaklardan çok daha rahat havaalanı denetleyicilerinin denetiminden kaçabildiğini bildiğimizde bu olay daha da şaşırtıcı bir hal almaktadır.

Neden böyle sorular soruluyor? İyi bilinen kolektif tahayyülde, Araplar, yani İslamcılar, kurbanlarını boğazlamayı severler. Bu silahların bıçak olması, sonuç olarak hava korsanlarının Arap olduklarını düşünmemizi sağlar. Oysa bu o kadar kolay ispatlanabilir bir şey değildir.

New York'a gelmeden önce, pilotların kuleleri yukardan değil de karşıdan görebilmeleri için uçakların oldukça alçalmaları gerekmiştir. Gökyüzünden bakıldığında, kentler planlara benzerdir ve orada görsel işaret noktaları yok olur. Kulelere çarpabilmek için önceden çok alçak bir yükseltide bulunmak gerekir.

Pilotların hem crash'in/çarpmanın yükseltisini ayarlamaları hem de uçaklarını yanlamasına konumlamaları gerekmiştir. İkiz Kulelerin eni 63 metre70 cm.'dir. Boeing 767'nin çapı 47 metre 60 cm.'dir. Videolara baktığımızda, uçakların hedefi tam merkezinden vurduğunu görmekteyiz. Uçakların, yönlerinde sadece 55 metre 65 cm.'lik bir kayma olmuş olsaydı hedeflerini kaçırmış olurlardı. Normal bir hızla (700km/saat), bu mesafe saniyenin onda üçü kadar bir sürede katedilmiş olur. Bu uçakların çok fazla kullanışlı olmadıklarını göz önünde tutarsak bunu başarmak, mesleğinde pişmiş pilotlar için bile güç bir iştir ki hiç uçak kullanmamış acemiler için imkansız olduğu gibi acemi pilotlar veya bu mesleğe yeni başlamış pilotlar için de imkansızdır.


Birinci uçak, rüzgarın yönünden tam cepheden gelmiştir, bu da doğrultusunu düzeltmesini kolaylaştırmıştır. Fakat ikinci uçak, özellikle rüzgara karşı gerçekleştirilmesi zor karmaşık bir dönüş manevrası yapmak durumunda kalmıştır. Bununla beraber -o da- iyi bir yükseklikte ve ortasından diğer kuleye çarpmıştır.

Kendilerine danışılan profesyonel pilotlar, aralarında çok az kişinin böyle bir şeyi yapmayı düşünebileceğini söylemiş ve amatör pilotların bunu yapabilmiş olmalarını kesinlikle ihtimal dışı bırakmışlardır. Fakat bununla birlikte hedefe kesin olarak ulaşmanın başka bir olanağı da bulunmaktadır: Balizler/sinyal yayıcılar kullanmak. Hedefin kaynağından verilen bir sinyal, otomatik uçuşta olan uçağı kendine çeker. Bununla beraber, Dünya Ticaret Merkezi içinde balizler bulunduğu, amatör radyoların bu balizlerin sinyalini kayıt etmiş olmalarıyla teyit edilmişti. Böylece sinyal belirlenebilmiş, kulelerin üzerinde yerleştirilmiş televizyon antenlerinin yayınına karıştığı için tespit de edilebilmişti. Muhtemelen bulunup yok edilmemesi için balizler çarpışmadan hemen önce çalıştırılmıştı. Korsanlar büyük bir ihtimalle iki baliz kullanmışlardı, çünkü hedeflerin aynı hizada bulunmalarına rağmen tek bir balizle bu işi halletmeleri zor olurdu. Demek ki her ne olursa olsun, yerde işbirlikçilere ihtiyaçları olmuştur. Yerde işbirlikçileri olduğu takdirde uçakta büyük sayıda korsanın bulunmasına gerek yoktu. Küçük bir ekip, uçağı otomatik pilota geçirmeye yeterdi. Hatta rehine alınmayacağına göre içeride korsan bile bulunmasına gerek yoktu: Havalanmadan önce uçağın bilgisayarlarına gereken bilgileri yükleyerek, Savunma Bakanlığının icat ettiği Global Hawk teknolojisi sayesinde uçağın kontrolünü havada ele geçirmek mümkündür.[20] O an Boeing, pilotsuz bir uçak gibi uzaktan kumanda edilebilir.

Dehşetengiz Hile
Thierry Meyssan
Sayfa: 32-35
Med-Cezir Yayınları
Eylül 2002
Çeviren: Ayşe Meral

Kitabın Orijinal adı
11 Septembre 2001
L'effroyable Imposture


Dipnotlar:

18-Pennsilvanya üzerinde patlayan 93 sefer sayılı uçakta, yolcular, korsanların bomba olduğunu söyledikleri bir kutu bulunduğunu bildirmişler.

19-Sentetik tabancalar, havaalanlarının girişindeki tarayıcılarda belirlenememektedir. Bkz örneğin http://www.glock.com

20-Global Hawk, the Dod's Newest Unmaned Air Vehicle, Savunma Bakanlığı Şubat 1997: http://www.defenselink.mil/photos/Feb1997/970220-D-0000G 001.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar