17 Ekim 2017 Salı

İsrail pes etmiyor: Işid teröristi yetiştirmeye devam... | Akademi Dergisi


Bir İsrail televizyon kanalının haberine göre, İsrail'in hemen sınırında yeni bir IŞİD eğitim kampı oluşuyor. Sözde İslami terör örgütü, özde Siyonist pususu IŞİD'e yeni bir karargâh oluşturuluyor.

İsrail kanalı Channel 2'nin haberine göre, Golan Tepelerinde büyük bir eğitim kampı mevcut.

27 Eylül 2017 Çarşamba

IŞİD'le mücadele konusunda Rusya'dan ABD'ye eleştiri geldi. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, rusya, ABD Amerika Birleşik Devletleri, ışid, suriye, terörist, dış işleri bakanları,

Rusya: ABD, IŞİD'le mücadelede gerekeni yapmıyor.

IŞİD'le mücadele konusunda Rusya'dan ABD'ye eleştiri geldi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, ABD'nin daha önce yaptığı IŞİD'le mücadele taahhütlerine rağmen, buna tamamen aykırı davranışlarda bulunduğuna işaret etti.

7 Temmuz 2017 Cuma

Servet Avcı: Suriyeli sayısını İçişleri Bakanlığı bilmiyorsa! | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, servet avcı, suriye sorunu, suriyeliler, beşar esad, ışid, ensar, muhacir, göçmenler, zulüm, fitne, akp'nin gerçek yüzü, içişleri bakanlığı

Son zamanlarda Suriyeli göçmenlerin karıştıkları olaylar ve çıkan gerginliklerle ilgili İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına bakar mısınız: 

➥ "Sivil, asker demeden insanların katledildiği bir savaştan kaçarak ülkemize sığınmış, milletimizin yüce gönlüne kendisini emanet etmiş, ailesi ve çocuklarıyla birlikte vatanımızı evi bilmiş 3 milyonun üzerinde Suriyeliyi misafir etmekteyiz..."

"3 milyonun üzerinde"!.. Tam sayı kaç? Böyle resmî açıklama mı olur? İçişleri Bakanlığı tam sayıyı bilmiyorsa kim bilecek? Aslında bu ifade bile yöneticilerin Suriye ve Suriyeliler konusunda ne kadar 'bilgili' olduğunu tahmin etmeye yetiyor değil mi?

Bakanlığa göre, son günlerde Suriyelilerle kendi vatandaşlarımız arasında zaman zaman yaşanan gerginlikler, toplum içinde infial oluşsun diye abartılarak veriliyor ve bu konu, bir fitne, bir nifak ve iç siyaset malzemesi hâline getirilmeye çalışılıyor...

Doğrusu kimse Suriyeliler meselesini değerlendirirken, orada yaşanan vahşeti, insanlık dramını, bir yandan IŞİD diğer yandan Esad zulmünü inkâr edemez, edememeli... Dolayısıyla çoluk, çocuk, masum, mazlum insanların Türkiye'ye sığınması ve tarihî bu tür göçlerle mazluma kucak açmakla geçmiş Anadolu'nun kapılarını açık tutması da kaçılamayacak bir sorumluluktu...

Esas problem sonra başlıyor... Neden bu göçmenlerin tamamını kamplarda tutmak yerine, ülkenin her bir yanına yayılmalarına ve şehirlerde bir nevi gettolar oluşturmalarına göz yumuldu? Bunun doğurabileceği sosyal problemler nasıl hesaplanamadı? Bunu öngöremeyen devlet modern anlamda ne kadar devlet gibi davranmıştır?

Gerginliğe kaynaklık eden ikinci problem de bu Suriyelilerin cinsiyet ve yaş durumları... Kadın, yaşlı ve çocukların, savaşamayacak durumda olanların Türkiye'ye gelmeleri ve şartlar düzelinceye kadar kalmaları anlaşılabilir bir durum... Ya erkekler? Eli silah tutacak yaştaki milyonlarca erkeğin, bir başka ülkede nargile tüttürüyor, toprakları işgal altındayken, bir başka ülkenin sahillerini sere serpe işgal ediyorsa, bunun da o 'ensar ülkesi'nde rahatsızlığa yol açması son derece normal!.. Hele o ülke şehit haberleriyle her gün yanan bir ülkeyse...

Kendi toprakları için savaşsalar onlara saygı duyacak, çoluğuna çocuğuna, geride kalanlarına yardım edecek bir millettin bu yaygın ve topyekûn kaçışa uzun süreli tahammülü elbette kolay değil... Ayrıca bu kaçışa aracılık ederek, Türkiye topraklarını neredeyse 'yeni yurt' olarak tayin edenler, bilerek veya bilmeyerek fark etmez, Suriye topraklarının daha farklı ülke, örgüt ve topluluklar için mümbit bir alan açtıklarını anladıklarında çok ama çok kalmış olunacak...

Ne zaman bu konu tartışılsa dillere yapışan bir 'ensar edebiyatı' gündeme geliyor... İçişleri Bakanlığı da söz konusu açıklamasında 'ensar ruhu'na vurgu yapmış...

'Ensar' klişesi, dince çok mukaddes ve saygın olan bu kavramı da yaralıyor... Orantısız bir güce karşılık, İslâm'ın emekleme yıllarında ayetle gerçekleşen olgu ile bugün Suriye'de yaşananları karşılaştırıp, hüküm çıkarmak ne kadar doğru?

Suriye'de sonuçlanmış, taraflardan biri mağlup olmuş bir savaş yok... Devam eden bir savaş var... Bu devam eden savaşta ülkeleri için savaşacak bedenî gücü olmasına rağmen topraklarını terk etmiş ve savaşmaya niyetli gözükmeyen milyonlarca 'erkek' var; üstelik mâliyetleri 'ensarlık' adına milletin omuzlarında!..

Evet, Allah rasulü, müminleri bir bedenin uzuvlarına benzetmiş, onlardan herhangi biri hastalandığı zaman diğerlerinin de ızdırap duyacağını buyurmuştur... Şüphe yok ki bu, bütün Müslümanlar için kapsayıcı bir durumdur...

Suriyelilerin bu insanlık dramına elbette seyirci kalamayız... Ama bu demek değil ki, savaşacak potansiyele sahip insanları 'savaş alanı' dışında tutmak ve onları tatil ettirircesine ağırlamak bir zarurettir!..

Kamplarda insanca şartlarda, yaşlıyı, kadını ve çocuğu ağırlamak bize bu coğrafyanın biçtiği kaderdir... Onların dışındakilerin ülkeleri için gayrete sevk edilmeleri gerekiyor... Yoksa Türkiye topraklarındaki rahatlıkları, kendilerini güçlü hissettikleri yerlerde otorite gibi davranmaya kalkışmaları, hayatları bağımsızlık ve onur gibi kavramları koruma savaşlarıyla geçmiş Türk milletinde reaksiyona yol açıyor... Üstelik artarak...

Devleti yönetenler, bugünü göremediler, bari bundan sonrasını görebilseler!..



Dikkat! Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

2 Temmuz 2017 Pazar

CIA bağlantılı Yusuf el Karadavi, CIA bağlantılı Tayyip Erdoğan'ı paklamak için ayetin manasını tahrif ederken... | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, mahmud efendi, mahmud ustaosmanoğlu, sahte mürşidler, müceddid, Recep Tayyip Erdoğan, yusuf el karadavi, mehmet şevket eygi, siyonizm, cia, mossad, BOP projesi,

Bir zamanlar sözde mürşid Mahmud efendi, çoktan CIA'nın kucağına düşmüş Tayyip Erdoğan ile şen şakrak iken... Az arkada da Mehmet Şevket Eygi görülüyor...


CIA bağlantılı Yusuf el Karadavi, CIA bağlantılı Tayyip Erdoğan'ı paklamak için ayetin manasını tahrif ederken...

Derviş dervişi tekkede,
Hacı hacıyı Mekke'de
BOP'çu BOP'çuyu her yerde bulur
Her zor zamanında yardımına koşar...

NATO şeyhi olarak bilinen ve IŞİD'in gerçek kurucularından İngiliz istihbaratının emrinde olan, aslen Vehhabi Katarlı olan ve çeşitli Ortadoğu ülkelerine gidemeyen, gidince halkların ayaklanıp da "Def edin şu Siyonist uşağı BOP'çuyu ülkemizden" tarzında protestolar yapmasına sebep olan Yusuf el Karadavi, CIA+MOSSAD güdümlü BOP'çu Erdoğan'ı paklamaya çalışırken...



Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Dikkat!
 Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

Trump ''IŞİD'i Clinton kurdu'' dedi, canlı yayını kesitiler | Akademi Dergisi

akademi dergisi, abd, donald trump, ışid, hillary clinton, gizlenen gerçekler,  suriye, suriye sorunu,

ABD Başkanı Donald Trump: IŞİD'i Hillary Clinton kurdu!


Akademi Dergisi

Dikkat!
 Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

19 Haziran 2017 Pazartesi

20 maddede, milletimizden gizlenen Suriye gerçekleri | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, bop projesi, suriye sorunu, beşar esad, ışid, mossad, cia, akp'nin gerçek yüzü, pkk, siyonistler, türkiye, nato, abd, atom bombası üsleri

Onlar harp kaçkını ve onursuz sözde mülteci Suriyeliler değil, onlar işlerini, ailelerini, sevdiklerini, hayallerini terk ederek vatan savunması yapan, BOP yani Büyük İsrail Devleti projesi karşısında devleşen Suriye ordusu askerleri...

Suriye ile ilgili bilinmesi gerekenler:

1. Suriye, Amerikan/İsrail sömürücülüğüne, örtülü işgallere, örtülü haçlı seferlerine karşıdır.

2. Suriye, İsrail ile savaştadır ve ateşkes durumundadır. Suriye Yermük mülteci kampında yarım milyon Filistinli'ye sahip çıkıp bakıyordu.

3. Suriye ile İsrail arasında hiç bir diplomatik ilişki yoktur.

4. Suriye'de Şam'da İsrail elçiliği yoktur.

5. Suriye'nin herhangi bir şehrinde İsrail konsolosluğu yoktur.

6. Suriye bir aile devleti değil bir millet cumhuriyetidir.

7. Suriye'de mezhepçilik yasaktır.

8. Suriye halkının en az % 80'i Sünnidir.

9. Suriye halkı, Şii ve Sünnileri, hatta müslim ve gayr-i müslimleri birlik içinde, kavgasız yaşarlar.

10. Suriye Ordusunun en az %80'i Sünnidir.

11. Suriye'de parlamentonun ve bakanların yaklaşık % 80'i Sünnidir.

12. Suriye halkı vatan ve devletinin yanındadır ve Suriye
devleti ve halkı Türkiye'nin dostudur. (Amerikan İsrail uşakları hariç.)

13- Suriye genel müftüsü (Bizdeki karşılığı ile Diyanet işleri başkanı) Sünnidir.

14- Suriye'de askerlerin, polislerin bile sakallı olmaları, namaz kılmaları, eşlerinin tesettürlü olması serbesttir. Her zaman da serbestti. Beşar Esad da bunları yasaklamadı. Özgürlük yok denilen Suriye'de İslami özgürlükler her zaman bizden fazlaydı, şu anda da öyle. Nikah, miras gibi hususlarda İslam hukukuna göre kararlar alınır.

15- Beşar Esad Suriye'de hiç kimseye dininden, mezhebinden ve ırkından dolayı zulüm etmedi.

16- Esad devletin başına geçtikten sonra iç ve dış borçları nerede ise sıfırlamak üzereydi. Çok sayıda Kur'an kursları açtı, on binlerce hafız yetişti. Teknolojik atılımlar yapıldı. Suriye'nin yerli otomobili üretildi, bolca satıldı, kullanıldı. İki teknoloji şehri kurulması planlanıyordu. İnternet büyük bir hızla yaygınlaştırıldı. Fikir ve vicdan hürriyeti hızla artırıldı.

17- Suriye'deki Sünni alimler gönül rızası ile Esad'dan yana saf tuttular ve bunların önde gelenlerini, "IŞİD terör örgütüdür. Muhalifler denilenler İslam hukukuna göre de terör örgütüdür' dedikleri ve ittifakla bunu belirten bir imzalı yazı yayınladıkları, sonra da durmayıp her fırsatta Suriye halkını bu sözde İslami, özde Siyonist pususu terör örgütlerinden uzak tutmak istedikleri için muhalifler katletti. Aslen Cizreli olan Suriyeli Sünni alim Said Ramazan el Buti'yi de bu nedenle, camide sohbet verirken, bombalı saldırı ile katlettiler ki bu saldırı sırasında henüz çocuk yaşlarda olan torunu ve oradaki siviller de şehit düştüler.

18- Türkiye'de sözde Türk, özde gizli Yahudi ve gizli Ermeni basın ve medya Suriye'yi yangın yeri gibi göstermeye başladığında, Suriye'de mantar tabancaları bile patlamıyordu. Suriye iç savaşı denilen şey başlamadan önce bizim sınır illerimizde konteyner kentler kurulmaya başlanmıştı ve bunları iki Amerikalı Siyonist senatör yerinde incelemişti. Bu senatörlerle, IŞİD'in MOSSAD casusu lideri Ebu Bekir el Bağdadi (Gerçek adı ile Simon Elliot)'nin, bölgede bir arada iken görüldüğü çok sayıda fotoğraf da mevcut.

19- CNN international ve Sünnileri kafir sayan Vehhabi Katar'ın, terör destekçisi ve CIA güdümlü el Cezire kanalının çalışanları, bir an geldiğinde topluca istifa ettiler ve "Yeter. Suriye'de bir şey yok. Bütün dünyayı kandırıyoruz" dediler. CNN'in yalan haberleri onlarca defa ispat edildi. El Cezire'nin 'Esed sivilleri katletti', 'Esed yine kimyasal kullandı' şeklindeki haberlerinin de yalan olduğu defalarca ispat edildi. Hatta ilerleyen yıllarda bölgeye gidip inceleme yapan Birleşmiş Milletler yetkilileri "Burada Esad değil, muhalifler kimyasal silah kullanıyorlar' dediği resmi bir rapor yayınladı.

20. Her şeye rağmen Suriye kazandı. BOP yani Büyük İsrail projesi çöktü. Suriye'nin büyük bölümü CIA+MOSSAD+AKPKK güdümlü teröristlerden temizlendi ve AKPKK sözde mülteci, özde harp kaçkını onursuz Suriyelileri, hala bir ümitle BOP bitmesin diye ülkemizde tutuyor. Bu kadar emek ve masrafın heba olmamasını istiyorlar. Zorlansalar da Suriye topraklarının Büyük İsrail'e katılmasını istiyorlar. Sonraki hedef ise İran ile Türkiye olacak.. Türkiye'nin de bu çerçevede bölünmesi için eyalet sistemine geçilecek, çoktan bitmiş ve devlet gücü ile yeniden canlandırılmış PKK bahanesi ile bir dizi ihanet sergilenecek. Meclise PKK'lilerin vekil diye doldurulmasından tutun da, daha onlarca önemli gelişmenin/değişmenin/kararın arkasında hep aynı proje var: Büyük İsrail Devleti Projesi...

Suriye gerçeklerini yıllardır şurada anlatıyoruz: www.GercekSuriyeSorunu.blogspot.com

***


Onlar harp kaçkını ve onursuz sözde mülteci Suriyeliler değil, onlar işlerini, ailelerini, sevdiklerini, hayallerini terk ederek vatan savunması yapan, BOP yani Büyük İsrail Devleti projesi karşısında devleşen Suriye ordusu askerleri...

Altı yılı aşkın süredir devam eden yorucu ve yıkıcı savaşın gölgesinde, geçen hafta Irak sınırına ulaşan Suriye ordusundan askerler ile bir röportaj gerçekleştirildi.

almasdarnews. com'un haberine göre Sham FM tarafından gerçekleştirilen röportajda, ülkenin savunmasındaki askerlerin hayalleri ve ne işle meşgul olmak istedikleri soruldu.


Suriyeli askerler hayallerini anlatıyor. Bu insanlar onursuz harp kaçkınları değil. Bunlar sözde mülteciler değil. Bunlar BOP'a yani Büyük İsrail Devleti Projesi'ne karşı devleşen Suriyeli müslüman kardeşlerimiz... 

Gerçek sahibi CIA olan Facebook ve benzeri sosyal ağlar bizi sansürlüyor. Bizi Telegram kanalımızdan takip edin: www.t.me/AkademiDergisi (Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

16 Haziran 2017 Cuma

Türkiye, Suriyeli sözde mültecilere sırf Büyük İsrail Projesi için bakıyor | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, vladimir putin, suriye sorunu, iç savaş, mossad, akp'nin gerçek yüzü, kilis, Suriye, cia, bop projesi, büyük israil, katar,


Memleketin geldiği hale bakın!


Nüfusunun büyük çoğunluğu Suriyeli harp kaçkını onursuzlardan oluşan Kilis'te, artık belediye anonsları bile Arapça yapılıyor.

Üstelik her bayram olduğu gibi bu bayram da Suriyeliler akrabalarını görmek için Suriye'ye geçecekler ve bayram sonrası geri dönecekler.

Orada harp varsa ya da işgal varsa ya da iç savaş varsa, bunların çoğu savaşabilecek durumda kişiler ise, burada bunca yıldır işleri ne? Hangi tarafı haklı görüyorlarsa o tarafa katılsınlar. İki tarafı da haksız görüyorlarsa üçüncü tarafı oluştursunlar. Var mı böyle vatan terk edip kendi menfaatine bakmak?

Bunların akrabaları orada durabiliyorsa, bunların burada işleri ne?

Bunlar oraya gidip kalıp sonra sağ salim dönebiliyorlarsa, bir daha neden geri kabul ediyoruz?

Haydi her şeye tamam diyelim, illa kendi milletimiz açken bunlara bakacaksak, kendi ülkelerine gönderelim, maaşları da orada dağıtalım, yardımları oraya gönderip dağıtalım, yeniden toparlanmalarına, orada hayata tutunmalarına zemin hazırlayalım. Hatta yıkılan şehirlerini, binalarını yeniden yapmalarına yardımcı olalım. Öncelikli olarak hastahaneler, okullar kuralım, onlar da gereğince gayret etsinler. Zaten Suriye'nin çok büyük bölümü CIA ve MOSSAD ve AKPKK güdümündeki sözde mücahid, özde katil sürülerinden temizlendi. Geçenlerde Putin bile "Suriye'de iç savaş bitti" dedi. Dünyaya ilan etti. Bizi Katar krizi ile yatırdılar, Katar krizi ile kaldırdılar.

Yahu birisi mantıklı bir açıklama yapsın; bunları BOP yani Büyük İsrail projesi tamamen son bulmasın diye bunca masrafa ve bütün bir milletimizin tepkisine rağmen beslemiyorlar mı? Bu yaptıkları, vatana, millete, ümmete ve insanlığa ihanet değil mi?



Gerçek sahibi CIA olan Facebook ve benzeri sosyal ağlar bizi sansürlüyor. Bizi Telegram kanalımızdan takip edin: www.t.me/AkademiDergisi (Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

24 Mayıs 2017 Çarşamba

Suudi Arabistan aslında Suudi Amerika'dır. Özgür bir devlet değildir. Kutsal topraklar örtülü işgal altındadır. | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, suudi amerika, suudi arabistan, Recep Tayyip Erdoğan, donald trump, dinler arası diyalog, FETÖ, kutlu doğum haftası, melania trump

Suudi Amerika'da başını örtmemiş, bu ağlama duvarında ağlaşan görev başındaki ilk ABD başkanı olan Trump'ın eşi First Lady Melania Trump ama Vatikan'da başını örtmüş...

Bop'çular iyice birbirlerine düştü | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), suriye, katar, şeyh temim bin hamad el-thani, suudi arabistan, siyonizm, rusya, çin,

Daha dün, Büyük İsrail Devleti projesi kapsamında hizmet verecek bir sözde İslam ordusu kuracaklarını açıklayan Siyonist hizmetkarları, bu gün birbirlerine düştükçe, düşüyorlar. Katar ve diğer Körfez ülkeleri arasındaki gerilim büyüyor. Bugün Katar'ın BAE, Bahreyn, Kuveyt, Mısır ve Suudi Arabistan'daki büyükelçilerini geri çağırdığı iddialarının ardından, BAE ve Suudi Arabistan'dan da Katar'a misilleme geldiği belirtiliyor. 

Kendi vatanımızda parya olduk! | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, Recep Tayyip Erdoğan, turgut kurtçu, suriye sorunu, suriyeliler, siyonizm, siyonistler, akp'nin gerçek yüzü, büyük israil projesi, mülteciler, gerçek yüzü,


YÜREKLERİ YAKAN BİR GÖRÜNTÜ

Kendi vatanımızda parya olduk

Üstteki resim, bir süre önce şehit olan J. Uzm. Çvş Turgut Kurtçu'nun baba evi ve ağlaşan zavallı kadınlar...

Alttaki ise, Kilis'te harp kaçkını onursuz Suriyeliler için yaptırılan ve cumartesi günü hizmete giren iki katlı, lüks villalar...

ABD, kendisinin kurup kullandığı sözde İslami terör örgütü IŞİD'le mücadele bahanesi ile, yine kendisinin kurup kullandığı terör örgütü PYD/PKK’ye Suriye'de iki büyük askeri sevkiyat daha yaptı.| Akademi Dergisi

akademi dergisi, donald trump, haseke, ırak, Mehmet Fahri Sertkaya, pkk, pyd, rakka, simelka kapısı, Suriye, Terör Örgütü,

ABD, kendisinin kurup kullandığı sözde İslami terör örgütü IŞİD'le mücadele bahanesi ile, yine kendisinin kurup kullandığı terör örgütü PYD/PKK’ye Suriye'de iki büyük askeri sevkiyat daha yaptı.

Her şey bölgede varlığını bir bahane ile devam ettirmek, askeri gücünü tutmak, iyice zora düşmüş olsa da BOP çerçevesinde Esad'ı ve Suriye'yi de devirmek için...

Sevkiyatlar, ABD'nin terör örgütü PYD/PKK’yı silahlandırma politikasını Başkan Donald Trump'ın resmi kararnamesi haline getirmesinden 6 gün sonra başladı.

15 ve 20 Mayıs tarihlerinde, Irak - Suriye sınırındaki Simelka kapısından iki ayrı sevkiyatta 100 civarında tır PYD/ PKK bölgesine girdi.

Haseke'ye, ardından Rakka'nın kuzey kırsalına yönelen ve içinde çok sayıda akaryakıt tankeri de olan konvoylarda askeri zırhlı araç, iş makinası ve konteynırlara yüklü mühimmat taşındığı görüldü.

PYD/PKK'nın cephe hatlarından çekerek sosyal medya hesaplarında paylaştığı görselleri incelenmesiyle son askeri sevkiyatlara kadar örgütün elinde, ABD yapımı çoklu roket atar rampaları, 80 ve 120 milimetre havan, MK19 bomba atar, M4 Cabrine ve M16 piyade tüfekleri ile Humwee tipi askeri araçlar ve Cougar tipi zırhlı personel taşıyıcıların yanı sıra Türkiye'nin taleplerine rağmen satmaya yanaşmadığı FGM-148 Javelin tank savar füzeleri bulunduğunu tespit etmişti.

23 Mayıs 2017 Salı

ÖSO komutanı, Türkiye’nin YPG’ye karşı 10 bin kişilik bir ordu kurmakta olduğunu iddia etti. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, özgür suriye ordusu, ypg, idlib, cerablus, türkiye, pkk, sputnik, suriye sorunu, menbiç, afrin, tel abyad

Türkiye’nin YPG’ye karşı “Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensubu 10 bin kişilik bir orduyu kurmakta olduğu” iddia edildi. Bu iddiayı yansıtan Rus haber ajansı Sputnik’e konuşan bir ÖSO komutanı ise;

➥ "Türkiye YPG'ye karşı harekat yapmak ve Cerablus'tan İdlib'e kadar olan güvenli bölgede görev almaları amacıyla Suriyelilerden oluşan bir ÖSO ordusu kuruyor. Bu çalışma 3 aydır devam ediyor” dedi.

Sputnik;

➥ “Türkiye, YPG'ye karşı ÖSO mensuplarından oluşan 10 bin kişilik bir ordu kuruyor” iddiasını yansıttığı haberinde “ÖSO kaynaklarından edinilen bilgilere göre Türkiye, PKK'nın Suriye kolu olarak gördüğü ve kendisine tehdit olarak algıladığı YPG'ye karşı bir ÖSO ordusu kuruyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin aynı zamanda “Cerablus'tan İdlib'e kadar olan bölgede güvenli bölge kurmak istediği ve bu güvenli bölgede görev almaları için bu ÖSO ordusunu oluşturduğu” savlarının aktarıldığı habere göre Sputnik'e konuşan ve eğitimde yer aldığı belirtilen bir ÖSO komutanı şunları söyledi:

➥ "Türkiye, YPG'ye karşı harekat yapmak ve Cerablus'tan İdlib'e kadar olan güvenli bölgede görev almaları amacıyla Suriyelilerden oluşan bir ÖSO ordusu kuruyor. Bu çalışma 3 aydır devam ediyor. Gaziantep ve Kilis'te Özel Kuvvetler'e bağlı Türk askerleri eğitim veriyorlar. Eğitimler 45 günlük oluyor. Suriye'nin İdlib, Halep, Şam, Hama kentlerinden Suriyeliler eğitime katılıyorlar. Gönüllü olarak bu orduda yer alıyorlar. Eğitime katılanların çoğu Türkmen ve Araplardan oluşuyor. Kürtler de var ama sayıca azlar."

Aynı komutan, "eğitimin kısa bir süre sonra sona ereceğini, kurulan ÖSO ordusunun hedefinde ilk etapta Menbiç, Afrin ve Tel Abyad olacağını" söyledi.

14 Mayıs 2017 Pazar

Suriye'deki son kimyasal saldırı tiyatrosunda bir Türkiye televizyonu şüpheli | Kimyasalları taşıyan örgüt üyesi konuştu | Akademi Dergisi

akademi dergisi, beyaz miğferliler, gerçek yüzü, gizlenen gerçekler, ılımlı muhalifler, kimyasal silahlar, Mehmet Fahri Sertkaya, suriye sorunu, türkiye, velid hindi,

Suriye Devlet Televizyonu, hazırladıkları kurgu videolarla bilinen "Beyaz Miğferliler" ile ilgili olarak, örgütün eski üyeleri olduğu iddia edilen kişiler tarafından yapılan itirafları yayımladı. Suriye Resmi Arap Haber Ajansı'nda (SANA) yer alan haberde, bir Türk televizyonunun da işin içerisinde olduğu iddia edildi.

Suriye televizyonunun dün akşam yayınladığı itiraflarda, örgütün eski üyeleri Halep’in muhtelif bölgelerinde çekimi yapılan film ve fotoğrafların hazırlanış şekline ilişkin aktarımlarda bulundu. Yapılan itiraflarda Velid Hindi isimli bir şahıs, "Beyaz Miğferliler Dostları" isimli yapıda 3 yıldan fazla bir süre faaliyet gösterdiğini belirtti. Velid bu süre boyunca "Yerel Meclis" adıyla bilinen ve "ılımlı muhalifler" adı verilen oluşumdan para aldığını ifade ederken, bu paraların Arap Körfez devletleri tarafından finanse edildiğini söyledi.

Hindi ayrıca, kendilerine kimyasal silah saldırısı yapılacağı haberinin ve kimyasal maddelerden korunmaları için özel kıyafetler verildiğini belirtti. Ardından Türkiye'ye ait bir televizyon kanalının sinema filmi çeker gibi görüntüler çektiğini söyleyen Hindi, bu görüntülerin Suriye ordusunu suçlama amacıyla kullanıldıklarını ifade etti. Görüntülerin İbrahim Hac ve Muhammed el Seyid adlarıyla bilinen kişiler tarafından çekildiğini söyleyen Hindi,; bu gibi görüntülerin hazırlanması çalışmalarında birçok kez yer aldığını da iddia etti.

"KİMYASAL MADDELERİ BEN TAŞIDIM"

İtiraflarda bulunan bir diğer isim olan İmad Abdüccevad ise, Halep’te bulunan muhaliflerin ellerinde kimyasal maddelerin bulunduğundan emin olduğunu, bu maddeleri bizzat kendisinin taşıdığını söyledi.

Abdüccevad, muhaliflerin saflarında faaliyet gösterdiği sırada bu maddeleri kamufle ettiklerini ve kendisinden bunların temizlik maddeleri olduğunu söyleyip Sükkeri Semtinden Amiriye Semtine aktarmasını talep ettiklerini ifade etti.

Bir defasında bu maddelerle yüklü 2 aracı boşaltıp üçüncüsünü boşaltırlarken kokunun kendilerini etkilediğini belirten Abdüccevat; bunun üzerine gerçekte ne olduğunu öğrenmeye çalıştıklarını söyledi. Abdüccevat, 3 araba dolusu kimyasal maddeyi bir binanın girişine bırakmalarının ardından, o maddelerin kimyasal gaz maskeleri ve özel kıyafetler giyen başka şahıslarca binanın içine taşınıp yer altında bulunan depolara saklandığını gördüklerini belirtti. 

Bu maddelerin saldırılarda kullanılan ve "cehennem topu" adı verilen mutfak tüplerine doldurulduklarını da gözleriyle gördüklerini ifade eden Abdüccevat, daha sonra bunu görenlerin tümünden silahların alındığını sözlerine ekledi.


2 Mayıs 2017 Salı

Soros'un kurduğu örgüt: YPG, PKK'nın Suriye kolu | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, george soros, pkk, ypg, morton abramowitz, abd, suriye, dsg, nato, iç savaş, ışid, suriye sorunu, donald trump,

Kurucuları arasında ABD'li ünlü spekülatör George Soros'un ve ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz'in yer aldığı Uluslararası Kriz Grubu, YPG'nin PKK'nın silahlı Suriye kolu olduğunu ifade etti.

Odatv'nin haberine göre, Uluslararası Kriz Grubu, ABD'nin Suriye'de gerekli bir ortak şeklinde gördüğü YPG'nin aynı zamanda 'sorunlu bir ortak' olduğunu belirtti.

'DENEYİMLİ PKK'LILAR YPG İÇERİSİNDE ETKİLİ KONUMLARDA'

Kuruluşun 28 Nisan'da yayımladığı 'IŞİD ile Savaş: Rakka ve ötesine doğru' başlıklı raporda Kandil'de eğitim görmüş ve savaş koşullarında Türkiye'ye karşı savaşta yetişen PKK çekirdek kadrolarının yıllar, kimi zaman da on yıllar süren deneyimiyle YPG içindeki en etkili konumlarda bulundukları belirtildi.

'PKK'LILAR HER YÖNETİM KADEMESİNDE BULUNUYOR'

Raporda, PKK çekirdek kadrosunun bunun dışında, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) komuta zinciri içinde; YPG'nin elinde bulunan alanlardaki PYD idaresinde bulunan sivil hükümet organlarında ve bu yönetimin omurgası olan asayiş güvenlik teşkilatında da en etkili konumlarda bulundukları bildirildi.

Bu PKK'lı çekirdek kadroların büyük bölümü Suriyeli Kürtlerden oluşsa da Türkiye ve İran'dan giden kadroların önemine dikkat çekilen raporda, "PKK'nın iç hiyerarşisine olan sadakatin, yerel topluluklardaki ilişkilere ağır bastığı görünüyor" denildi.

Raporda şu satırlar yer aldı: 

➥ "YPG, Washington için gerekli bir ortak olabilir ancak aynı zamanda bir hayli de sorunlu bir ortak, çünkü o, ABD'nin bir terörist örgüt olarak listelediği ve ABD için terörle mücadele çabalarıyla sonunda Suriye iç savaşını bitirme ve bastırmaya yönelik her türlü girişim konusunda vazgeçilmez bir NATO üyesi olan Türkiye ile şiddet sarmalına giren PKK'nın Suriye'deki silahlı kolu."

'HARF ÇORBASI'

Raporda, "Bu kısaltmalardaki harf çorbası içinde (ABD Başkanı Donald) Trump yönetimi için, zorluklar, potansiyel anlamda hayati kararlar yatıyor" denildi.

Uluslararası Kriz Grubu, 1995 yılında, Somali, Ruanda ve Bosna Hersek'teki savaşlar sonrasında kuruldu. Uluslararası Kriz Grubu, 40 ülkede raporlar hazırlıyor, 30 başka ülkeyi de inceleme altında tutuyor. Uluslararası merkezi Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu'nun Bogota, Dakar, İslamabad, İstanbul, London, Nairobi, New York ve Washington DC'de bölgesel büroları bulunuyor.

Suriyeli parlamenter: Uluslararası koalisyon 396 değil, en az 20 bin sivili öldürdü. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, muhammed el hüseyin, ışid, birleşmiş milletler, abd, fetih el şam, el nusra, rakka, suriye sorunu,

ABD öncülüğündeki uluslararası IŞİD karşıtı koalisyonun Suriye ve Irak'ta en az 396 sivili yanlışlıkla öldürdüğüne dair açıklamasını değerlendiren Suriyeli parlamenter Muhammed el Hüseyin, rakamların gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

Sputnik'e konuşan el Hüseyin; "Koalisyonun açıklaması gülünç. Zira koalisyon uçaklarının bombardımanları, Suriye ve Irak'ta on binlerce sivilin ölümüne yol açtı. Sunulan rakamlar karşısında şaşkınız çünkü sadece Rakka'da bombardımanlardan birinde kentteki 700'den fazla silahsız kişi hayatını kaybetti" dedi.

Suriyeli parlamentere göre, söz konusu iki ülkede koalisyonun saldırıları sonucunda en az 20 bin sivil hayatını kaybetti.

'KOALİSYON TERÖRİSTLERİN ÇIKARINA OLACAK EYLEMLERDE BULUNUYOR'

Koalisyon, ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapılan 'gerçek dışı açıklamalara alıştıklarını' da ifade eden el Hüseyin, koalisyonun IŞİD, Fetih el Şam Cephesi (eski adıyla El Nusra Cephesi) ve diğer terör örgütleriyle mücadelede ciddiyetsiz hareket ettiğini, hatta 'teröristlerin çıkarına olacak eylemlerde bulunduğunun' altını çizdi.

Koalisyondan yapılan açıklamada, koalisyon güçlerinin göreve başladığı Ağustos 2014'ten Mart 2017'ye kadar 396 sivilin 'yanlışlıkla' öldürüldüğü ifade edilmişti.

27 Nisan 2017 Perşembe

Guardian: Örgütten kaçan IŞİD üyeleri Türkiye'de teslim oluyor | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, suriye, rakka, ışid, abd, fbı, guardian gazetesi, ırak, Terör Örgütü, suriye sorunu, Stefan Aristidou,


Guardian gazetesi özel haberinde IŞİD'in yabancı savaşçılarının topluca örgütten kaçtığını ve çoğunun Türkiye'de teslim olduklarını yazdı. Bunlar arasında iki İngiltere ve bir ABD vatandaşı da var. İngiliz Stefan Aristidou, ülkesine dönerse, ülke dışında terör örgütlerine katılıp çatışmalara girme suçlamasından müebbet hapisle cezalandırılabilir.

12 İngiliz Guardian gazetesi ''Halifelik' çökerken IŞİD'in yabancı savaşçıları topluca göç ediyor' başlıklı özel haberinde çok sayıda yabancı savaşçı ve IŞİD sempatizanının örgütü terk ederek Türkiye'ye girmeye çalıştığını yazdı.

"IŞİD'in Suriye ve Irak'ta tutunma kapasitesi çökerken çok sayıda yabancı geçtiğimiz haftalarda örgütten kaçtı, bunların çoğu sınırı geçmek isterken yakalandı. Ancak sayısı bilinmeyen bazıları yakalanmamayı başararak Türkiye'ye girdi" diye yazan gazetenin haberinde Türkiye'ye teslim olanlar arasında iki İngiltere ve 1 ABD vatandaşının da olduğu belirtildi.

'İKİ İNGİLTERE VE 1 ABD VATANDAŞI KİLİS'TE TESLİM OLDU'

Habere göre, Londra'nın kuzeyindeki Enfield'dan Stefan Aristidou, Aristidou'nun eşi ve ABD'nin Florida eyaletinden Kary Paul Kleman, 2 yıl boyunca IŞİD kontrolündeki bölgede yaşadıktan sonra geçen hafta Türk sınır polisine teslim oldu. 

20'li yaşlarının ortalarında olduğu sanılan İngiltere vatandaşı Arisitidou, Bangladeş asıllı İngiliz karısıyla birlikte, Kleman ise Suriyeli karısı ve iki Mısırlı kadın ile birlikte Kilis'te teslim oldu.

Suriye'ye savaşmak için değil oraya yerleşmek için gittiğini söyleyen ve IŞİD kontrolünde olan Rakka ile El Bab'ta yaşadığını kabul eden Aristidou, 2015'te Kıbrıs'a uçtuktan sonra ortadan kaybolmuştu.

Guardian'a konuşan komşuları onun ortadan kaybolmadan önce İslami kıyafetlerle giyinmeye başladığını da aktardı.

'ÜLKESİNE DÖNERSE MÜEBBET HAPİSLE CEZALANDIRILABİLİR'

İngiltere Dışişleri Sözcüsü "Türkiye'de gözaltına alınan Arisitidou hakkında Türk yetkililerle temas halindeyiz" açıklaması yaparken, Guardian, Aristidou ile birlikte gözaltına alınan kadının Türk yetkililerce serbest bırakıldığını ancak hala yargılanabileceğini belirtti. Türk savcıların Arsitidou ve ABD vatandaşı Kleman hakkında 7 buçuk ile 15 yıl arasında hapis cezası talep ettiği belirtildi.

Ancak Arisitidou, İngiltere'ye sınır dışı edilirse ülkedeki terörle mücadele yasasına göre, IŞİD için savaşmak suçlamasıyla müebbet hapisle cezalandırılabilir.

​FBI, ABD VATANDAŞI KLEMAN'IN DURUMUNU İNCELİYOR

Türkiye'de gözaltına alınan ABD vatandaşı Kleman ise ilk eşinden ayrıldıktan sonra Müslüman olmuş ve 2011'de Mısır'a taşınarak orada Mısırlı bir kadınla evlenmiş.

Bu evliliğin de bitmesinin ardından Dubai'ye taşınmış ve şimdiki karısı olan Suriyeli kadınla evlenmiş. Ailesinin aktarımına göre Kleman, Dubai'de bir okulda bilgi işlem uzmanı olarak çalışmış ve 3 çocuk sahibi olmuş.

Yine ailesinin açıklamasına göre, 2015 yazında eşi ve çocukları ile birlikte Suriye'ye insani yardım amacıyla giden Kleman, kısa süre sonra kendisinin oraya gitmesini sağlayan bilginin 'düzmece' olduğunu anlamış ve Türkiye'deki ABD'li yetkililerle iletişime geçerek ülkesine dönmek istediğini aktarmış.

Ailesi 1 buçuk yıl önce ABD Federal Soruşturma Bürosu'nu (FBI) endişe ettiklerini bildirdiklerini ve bir FBI yetkilisinin kendilerine Kleman'ın suç teşkil eden olaylara karışıp karışmadığını kontrol etmeleri gerektiğini söylediğini aktardı.

'YABANCI SAVAŞÇILAR ÜLKELERİNİN BÜYÜKELÇİLİKLERİNİ ARIYOR'

Guardian haberinde IŞİD içerisindeki kaynakların da örgüt içerisindeki yabancı savaşçı sayısının hızla azaldığını anlattığını ve özellikle IŞİD'in Suriye'deki kalesi Rakka'nın yanı sıra yabancı savaşçıların yoğun olarak yaşadığı Tabka'nın şimdi ABD destekli silahlı güçler tarafından baskı altına alındığını vurguladı. Avrupa ve Türkiye'deki yetkililerin, 2013'ten bu yana IŞİD'e katılmış olan çok sayıda yabancının, diplomatik temsilciliklerle temas kurarak Suriye'yi terk etme planları yaptığını anlatan gazete, IŞİD ideolojisine inanmaya devam eden bazı yabancı savaşçıların ise Türkiye üzerinden kaçak yollarla Avrupa'ya dönüp yeni saldırılar düzenlemeyi hedeflediklerini ifade etti.

'YAKLAŞIK 30 BİN YABANCI SURİYE'DE IŞİD'E KATILDI'

Gazetenin verilerine göre 2014 sonundan 2016 ortasına kadar tamamına yakını Türkiye üzerinden sayahat eden en az 250 yabancı IŞİD üyesi Avrupa'ya dönmeyi başardı.

"Türkiye ve diğer ülkeler önlemleri arttırsa da istihbarat yetkilileri bu yabancı savaşçıların kullandıkları kaçakçılık rotalarının bazılarının açık olduğuna inanıyor" diye yazan gazete "Yaklaşık 30.000 yabancının IŞİD'e katılmak için Suriye'ye gittiği tahmin ediliyor. ABD bunlardan 25 bininin çatışmalarda öldürüldüğünü düşünüyor. Yaklaşık 850 Britanyalı da IŞİD ya da diğer cihatçı örgütlere katıldı. Bunlardan yarısının İngiltere'ye geri döndüğü, 250'sinin ise öldürüldüğü düşünülüyor" ifadelerini kullandı.

26 Nisan 2017 Çarşamba

Kardeş Suriye ordusundan, BOP'un patronu Siyonist İsrail'in istihbaratına darbe | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, Suriye, suriye ordusu, neşra haber ajansı, telul hamr, beyt cin, el-harmun, iyad muru, israil,


İsrail hesabına casusluk yapan 4 kişinin Suriye ordusu tarafından pusuya düşürülerek öldürüldüğü bildirildi. Neşra haber ajansının bildirdiğine göre, Suriye ordusuna mensup bir birlik, Kuneytra’ya bağlı Hıdır beldesindeki savunma komitelerinin desteği ile İsrail hesabına casusluk yapan 4 kişiyi ölü olarak ele geçirdi.

Haberde söz konusu kişilerin Telul Hamr, Beyt Cin hattında pusuya düşürülerek öldürüldüğü bildirildi.

Öldürülen 4 kişi arasında el-Harmun birliği adlı bir grubun komutanlığını da yapan İyad Muru adlı bir şahsın da bulunduğunun belirtildiği haberde İyad Muru’nun daha önce birçok defa İsrail sınır kontrol noktalarında görüldüğü bildirildi.

24 Nisan 2017 Pazartesi

Esad'ın kimyasal silah kullandığı iddialarının soruşturulması talebine, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nden olumsuz karşılık verildi ve herkes şaşırdı. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, suriye sorunu, idlib, kimyasal silahlar, han şeyhun, sergey lavrov, abd, şayrat hava üssü, beşar esad,

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile düzenledikleri ortak basın toplantısında konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) Han Şeyhun bölgesine bir soruşturma misyonu göndermeme kararı almasının tuhaf olduğunu belirtti.


Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) kimyasal silah kullanıldığı öne sürülen Suriye’nin İdlib kentindeki Han Şeyhun bölgesine bir soruşturma misyonu göndermeme kararı almasının tuhaf olduğunu söyledi.

Moskova’ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile düzenledikleri ortak basın toplantısında konuşan Lavrov, “Bu karar tuhaf, zira kararda bölgeye gidecek uzmanlar tarafından bağımsız, tarafsız, şeffaf bir soruşturma yapılmasından başka bir şey öngörülmüyordu” dedi.

Lavrov, OPCW’nin Han Şeyhun bölgesine ve ABD’nin saldırısına maruz kalan Şayrat hava üssüne uzmanlarını göndermesini ve bu noktalarda yaşanan gelişmeleri soruşturmasını istediğinin altını çizdi.


Fransız-İsviçre ortaklığına sahip inşaat devi LafargeHolcim Group'ta IŞİD istifası | Akademi Dergisi

akademi dergisi, eric olsen, ışid, lefargeholcim group, Mehmet Fahri Sertkaya, Suriye,


Fransız-İsviçreli inşaat devi LafargeHolcim Group'ta IŞİD istifası... Şirketin CEO'su, Suriye'de faaliyetlerini sürdürmek için IŞİD dahil silahlı gruplarla müzakere ettikleri ortaya çıkınca görevini bıraktı.


Avrupa, faaliyetlerine devam etmek için IŞİD’e para ödediği ortaya çıkan inşaat devi LafargeHolcim Group’ta yaşanan skandalı konuşuyor. Dünya devi ortaklığın CEO’su Eric Olsen, ifşaatların ardından istifa etti.

Olsen görevini 15 Temmuz’da bırakacağını ifade ederken, yerine biri atanana kadar görevi geçici olarak Genel Başkan Beat Hess’in üstleneceği açıklandı. Olsen açıklamasında, istifa kararını Suriye meselesinden doğan ‘büyük gerginliği’ dindirmek amacıyla aldığını belirtti. Şirket Olsen’i yaşananlardan sorumlu tutmazken, CEO’nun rolünün ve skandala olası dahlinin ‘dikkatleri üzerine çektiğini’ belirtmekle yetindi.

NE OLMUŞTU?

Fransız Lafarge ve İsviçreli Holcim inşaat şirketlerinin oluşturduğu ortaklık LafargeHolcim Group’un, 2012-2014 arasında Suriye’deki faaliyetlerine devam edebilmek için IŞİD dahil Suriyeli silahlı gruplara para ödediği ortaya çıkmıştı. Fransız basınına göre şirket yetkilileri silahlı militanlara finansal yardımda bulunduklarını kabul ederken, şirket yetkilileri de Le Monde gazetesine Jalabiya’daki çimento fabrikasının güvenliğini sağlamak için ‘kabul edilemez anlaşmalarda’ bulunduklarını ifade etmişti. Bir yetkili, “Şimdi bakınca, fabrikanın işlemesi için gereken koşulların sağlanmasının kabul edilemez olduğunu görüyoruz” demişti.

Basına yansıyan bilgilere göre şirketin kamyonları, 2013’te bölgede faaliyetlerini yürütebilmek için teröristlerin kurduğu kontrol noktalarını geçmek zorundaydı. Bu sıkıntının ‘müzakereler sonucunda’ aşıldığı, hatta IŞİD’in şirkete geçiş serbestisi taşıyan sözde bir belge çıkarttığı ortaya çıkmıştı. Aynı şekilde ihtiyaç duyulan petrol, IŞİD’in kontrol ettiği rafinerilerden alınıyordu. Şirket, IŞİD’in bölgeyi 2014’te tamamen işgal etmesi üzerine ülkeyi terk etti.

21 Nisan 2017 Cuma

İşte yine oldu: Suriye BOP hizmetkarı teröristleri sıkıştırdı, İsrail füzeleri ile Suriye ordusunu vurdu | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, haberözel.tv, Suriye, Projesi (BOP), büyük israil projesi, israil, füze saldırısı,


Suriyeli askeri kaynakların Sputnik'e verdiği bilgiye göre, İsrail uçakları Kuneytra'daki Suriye birliklerine füze saldırısı gerçekleştirdi.

Suriyeli askeri kaynak, "İsrail'e ait düşman uçakları, yerel saatle 18:45'de, işgal altındaki Golan tepelerine yakın bir bölgeden ordumuzun bulunduğu noktalara iki füze fırlatmıştır. Saldırı, maddi hasara neden oldu" dedi.

Kaynağa göre saldırı, Suriye ordusunun teröristleri Kuneytra'da püskürtmekte olduğu bir sırada gerçekleşti. Suriyeli askeri kaynak, "Bu eylemler, Silahlı Kuvvetleri'in İsrail'e yakın terörist gruplarla mücadelesini durdurmayacak" ifadelerini kullandı.

İsrail son olarak 17 Mart'ta bir saldırı gerçekleştirmiş ve bölgedeki tansiyon yükselmişti.

Esad: ABD, Deyr ez-Zor’un IŞİD’in eline geçmesini istiyor. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, suriye sorunu, beşar esad, deyr ez-zor, abd, ışid, musul, gizlenen gerçekler, ırak, sputnik, ayn el-arap,

Sputnik’e demeç veren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Musul'dan Suriye’ye on binlerce IŞİD üyesinin geçtiğini belirtirken, ABD’nin, bu geçişlere, Deyr ez-Zor’un IŞİD’in eline geçmesi için izin verdiğini söyledi.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ABD’nin, Musul’dan geri çekilen IŞİD’in Suriye’ye geçmesine ve Deyr ez-Zor’a saldırmasına izin verdiğini belirterek, “ABD, IŞİD’in Deyr ez-Zor’u almasını istiyor” dedi.

Irak’la sınırın açık olması nedeniyle Suriye’ye gelen IŞİD üyesi sayısını bilmediklerini söyleyen Esad, Sputnik’e demecinde, “Yine de bölge sakinlerinden alınan bilgiye göre, Suriye’ye on binlerce IŞİD üyesinin giriş yaptığı düşünülüyor” dedi.

​Esad; “ABD, Deyr ez-Zor’un IŞİD’in eline geçmesini, ardından da Cerablüs, Ayn el-Arap ve diğer kentlerde yaptıklarının aynısını gerçekleştirmek istiyor. Deyr ez-Zor’dan çıkmaları için IŞİD’le görüşmeler yapacaklar, sonra bu kenti kurtardıklarını ilan edecekler” diye konuştu.

Haddad: Han Şeyhun'daki olay Suriye'ye savaş açan ülkelerin hazırladığı bir oyundu. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, han şeyhun, beşar esad, abd, suriye sorunu, riyad haddad, sputnik, şayrat hava üssü, rusya, idlib, kimyasal silah, kimyasal saldırı,

Suriye’nin Moskova Büyükelçisi Riyad Haddad, İdlib’in Han Şeyhun bölgesinde kimyasal silah kullanılarak gerçekleştirildiği iddia edilen olayın, bir oyun olduğunu ifade etti.

Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi'nde senatörlere hitap eden Haddad;

➥ "Han Şeyhun'da yaşananlar, Suriye'ye savaş açan ülkeler tarafından hazırlanan bir oyundu. Bu ülkeler, bu oyun vasıtasıyla siyasi hedeflerine ulaşmak istiyor" dedi.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da Sputnik'e verdiği mülakatta, Han Şeyhun'da kimyasal saldırı olmadığını, bunun provokasyon olduğunu vurgulamıştı.

Esad, kimyasal saldırı iddialarının ABD tarafından Şayrat Üssü'ne saldırı düzenlemek için bir bahane olduğunu kaydetmişti.

Beşar Esad: Teröristlerin, kimyasal silahlarını Türkiye'den aldığına yüzde 100 eminim! | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, suriye sorunu, terörist, beşar esad, kimyasal silahlar, türkiye, akp'nin gerçek yüzü, gizlenen gerçekler,

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, "Terörist grupların, ellerindeki kimyasal silahları Türkiye'den aldığına 'yüzde 100 emin olduğunu" açıkladı.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, kimyasal saldırı haberlerine ilişkin açıklamada bulundu.

Sputnik'e konuşan Esad;

➥ "Suriye'deki terörist grupların ellerindeki kimyasal silahları nereden alıyor olabileceği" sorusu karşısında, "Türkiye'den. Doğrudan Türkiye'den. Bunun kanıtları da var. İçlerinden (kanıtlardan) bazıları, birkaç yıl önce internette yayınlanmıştı" dedi.

Esad şöyle devam etti:

➥ "Teröristlerin para, silah, yeni militanlar ve gereksinim duydukları eşyaları alabileceği tek yol Türkiye'den geçiyor. Kuzeyden başka bir yolları yok. Bu nedenle (kimyasal silahları onlara veren), yüzde 100 Türkiye."

Konaşenkov’dan Üzümcü’ye: Sarin gazı kullanıldıysa, Beyaz Miğferliler neden maske takmıyor? | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, idlib, kimyasal silahlar, suriye sorunu, igor konaşenkov, opcw, rusya, beyaz miğferliler, sarin gazı, ahmet üzümcü


Rusya Savunma Bakanlığı, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün İdlib’de gerçekleştirildiği iddia edilen kimyasal silah saldırısında ölenlerin otopsi işleminde sarin gazına ilişkin bulgulara rastlandığına ilişkin açıklamasına, şüpheyle yaklaştı. Bakanlık, Beyaz Miğferliler üyelerinin bölgede gaz maskesiz dolaştığına dikkat çekti.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Genel Direktörü Ahmet Üzümcü’nün Suriye’nin İdlib kentinde gerçekleştirildiği iddia edilen saldırıda hayatını kaybettiği söylenen kişilerin otopsi sonuçlarında sarin gazına ilişkin bulgulara rastlandığı yönündeki açıklamasını değerlendiren Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, aceleyle elde edilen bu sonucun şüphe uyandırdığını ifade etti.

Üzümcü’nün açıklamasının OPCW’nin tamamını zan altında bıraktığını kaydeden Konaşenkov, Rusya Savunma Bakanlığı’nın OPCW’den net yanıtlar beklediklerinin altını çizdi.

HİÇBİR OPCW YETKİLİSİ BÖLGEYE GİTMEMESİNE RAĞMEN…

“İki haftadır hiçbir OPCW yetkilisi bölgeye gitmemesine rağmen, Ahmet Üzümcü, Han Şeyhun’daki durumu hemen anladı. Örnekler nereden, kimin tarafından ve nasıl alındı? Halep’teki hardal gazı olayında standart OPCW prosedürleri uzun süreli bir araştırmaya işaret ederken, OPCW’de bu biyolojik örnekleri bu kadar hızlı şekilde kimler inceledi?” sorularını yönelten Konaşenkov, şu ifadeleri kullandı:

➥ “Eğer Han Şeyhun’da gerçekten sarin gazı kullanıldıysa, OPCW, Beyaz Miğferli

ler şarlatanlarının gaz maskesi takmadan bölgede bulunmasını nasıl açıklayabilir? Zira bunu herkes gördü. Üzümcü’den tüm bu sorulara en kısa sürede net yanıt bekliyoruz.”

ÇIKARIMLAR SİYASİ MOTİFLİ HİPOTEZLER ŞEKLİNDE OLMAMALI

OPCW’nin büyük bir sorumluluğu bulunduğunun altını çizen Konaşenkov, bu nedenle örgütün yapacağı tüm açıklamaların ve çıkarımların siyasi motifli hipotez değil, bilimsel metot ve formüllerle kanıtlanmış bir vaka tebliği olması gerektiğini vurguladı.

Konaşenkov ayrıca bu çıkarımların diğer uzmanlar tarafından denetlenebilecek şekilde erişime açık olması gerektiğini belirtti.

NE OLMUŞTU?

Üzümcü, “OPCW laboratuvarlarındaki analizlerimiz, sarin gazı ya da sarin benzeri bir madde kullanıldığını gösteriyor. Daha detaylı laboratuvar analizleri sunulacak olsa da, şimdiye kadar ulaşılan analizler kesinlik arz ediyor” demişti.

OPCW İcra Konseyi toplantısının ilk gününde açıklanan raporda da;

➥ “Analiz sonuçları, kurbanların sarin gazı veya benzer bir madde yüzünden zehirlendiğini gösteriyor. Hastanede bulunan yedi yaralıdan daha alınan biyomedikal malzeme de OPCW’nin iki laboratuvarında incelendi. Sonuçlar bu yaralılarında da sarin veya benzer maddelerden zarar gördüğünü gösterdi” ifadelerine yer verilmişti. (Sputnik)

Bu ay öne çıkanlar